ÖRNEK TESETTÜR
Aralık 1, 2011 Yorum bırakın
ÖRNEK TESETTÜR
“Mümin kadınlara da söyle gözlerini (haramdan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna. Başörtülerini yakalarının üstünü (kapayacak surette) koysunlar. Ziynet (mahal)lerini kendi kocalarından yahut kendi babalarından yahut kendi oğullarından yahut kocalarının oğullarından yahut kendi biraderlerinden yahut kendi biraderlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut kendi kadınlarından yahut kendi ellerindeki memlûkelerden, yahut erkeklerden yana ihtiyacı olmayan (yani erkeklikten kalmış bulunan) hizmetçilerden, yahut henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Hepiniz Allah’a tövbe edin ey müminler. Ta ki korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olasını” (Nur 31).
Mümin erkek ve mümin kadın, Kuran’ın örtünme (tesettür) emrinden sorumludurlar. Tesettür emri Kuran’da çok açıktır ve başka bir yoruma ihtiyaç yoktur. Şüphesiz Kuran, Allah’ın sözü ve hükmüdür ve Rabbimiz insanlara ne vahyettiğini en iyi şekilde bilmektedir.
İnsanların tesettür (örtünme) ile ilgili yorumları, ileri-geri söz söylemeleri tamamen kendi nefislerinin dürtüleri, imanlarının yokluğu veya zayıflığının bir sonucudur. Allah’a hakkıyla teslim olmuş, O’nun azabından korkan ve O’nun vaadine güvenen bir takva sahibi mümin, nasıl olur da Rabbinin emrini tartışır? Nasıl olur da kendi arzusuna göre Allah’ın ayetlerini sağa sola büker? Kendini Kitaba uyduracağı halde Kitabı kendine uydurmaya kalkar. Bir insan, nasıl olur da Allah’ın hükmünü kendi aklına, kendi pozisyonuna, kendi zevkine, kendi hükmüne, kendi sistemine, kendi prensibine uydurmaya çalışır? Böyle bir tavır mümin kimselerin tavrı olamaz!
“Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Böyle (yapmak) kendileri için daha temizdir.” (Nur, 30)
Tesettüre baktığımız zaman Müslüman bir kadının, ayetlerde nasıl örtüneceği belirtilmiştir. İnsan bu ayetlere ve sınırlara bağlı bir şekilde kendisine neyin farz kılındığını bilmelidir. Örtünmekle ahlaklarını ve mahremlerini korumuş olurlar. Bu örtünmenin sadece örtünmekten ibaret değil, başka şeylerde ifade ettiğini bilmelidir. Tesettürlü Müslüman olan kadınlar, neyin nerede nasıl olması bilirler. Onlar; ailevi ilişkilerinde, komşu ilişkilerinde, sosyal hayatta, kamuda ne şekilde davranmaları gerektiğini bilen kadınlardır. Ya diğerleri? Acaba bugünün kadınları Hz.Aişe’nin göstermiş olduğu gibimi örtünüyorlar? Allah’ın ayetlerine bu şekilde bir bağlılık varmı? Varsa da sadece örtü olsun diye mi? Yoksa onun bir şeylerin ifade ettiği bilinmiyor mu? Tesettürlü olup da kadın erkek helal haram tanımaz şekilde aynı ortamda ve beraberce oturup kalmaları acaba İslam’ın hangi ayetine bağlılık?
Müslüman kadınlar çocuklarına, komşusuna, arkadaşına, topluma nasıl örnek olabilir? Onun örneği tesettürüne sahip çıkarak, o örtünmeyi sadece örtü olarak değil, onun içini doldurarak örnek olabilir. Yok, eğer aksini yaparsa, kızına oğluna örnek olamaz. Çünkü anne örtülü ve örtünün iffet ve helal haram sınırlarını belirlediğini biliyor, fakat diğer kadınlardan hiçbir fark yok. Buna rağmen çocuklarına nasıl olurda helalden ve haramdan bahsedebilir? Bahsetse de hiç bir şey ifade etmez. Çünkü haramı anne işliyor. Anne kadın erkek ilişkilerinde sınırları korumuş olsaydı belki de çocuğuna helallerden ve haramlardan bahsetmesine gerek kalmayacaktı. Anne uygulamalı örnek olacaktı.
Tesettürlü kadınlar her haliyle Kuran’ın ifade ettiği gibi olmalıdır. Öyle bir örtünmelidirler ki İslam’ın güzelliğini yansıttığı için herkes hayran kalmalıdırlar. Kızının favorisi olmalı, büyüyünce annem gibi, ablam gibi teyzem gibi örtüneceğim demeli. Bir zorlukla karşılaşıldığı zaman seninle işim buraya kadar denilmemeli. Örtünmek bu olamaz. Örtü, kadının özgürlüğüdür. Özgür kadın nasıl olurda özgürlüğünü korumak yerine teslim olur. Özgür kadın başarılı olandır. Hak isteyen değil hakkını alandır.
Mesela Mısırlı Zeynep Gazali gibi. O, inancı uğruna davası uğruna hiçbir şeyden taviz vermemişti. Onlarca tehdide ve zorbalığa karşı vermiş olduğu mücadele takdire şayandır. 21. yüzyılın mücahide kadını. Diktatörlerin koltuklarını salladığı kadın. Neydi acaba onu bu kadar güçlü kılan? Elbette rabbe kulluk ve ondan başka ilah tanımayışı. Sulu zindanlar, açlık, işkence, eğitilmiş öldürmeyen işkence yapan köpekler, hastalık… Her şeye rağmen asla yıldıramamışlar mücahide Zeyneb’i. Başka bir Zeynep 70 kişilik kafileden Kerbela’nın susuz çöllerinden tek sağ kurtulan Hz.Hüseyin’in kardeşi. Evet, bizim örneklerimiz Zeynepler olmalıdır. Dünyalık çıkar için rabbimizin ayetlerini bir kenara bırakanlar değil.
Hakan AY